21 Mayıs 2014 Çarşamba



Otizmle İlgili Bir Facebook Sayfası


https://www.facebook.com/OtizmRehberi

Facebookta Paylaşılan Bir Durum...

OTİZMLİ MİYİZ?

Bir üniversitenin düzenlediği otizm sempozyumunda idim.

Hocalar kürsüde konuşma yaparken, öğrencilerin bir kısmı ellerindeki cep telefonu ile ilgililerdi, oyun oynayanlar, durum *like*layanlar, facede sohbet edenler. Bir kısmı kendi aralarında fısıltı halinde sohbette idiler ve hafif uğultu vardı arka sıralarda. Otizmin semptomlarından bazılarını hatırlayalım şimdi.

*Çevreye ilgisizdirler(konuşmacıları dinlememek)
*Çoğunlukla insanları değil cansız varlıkları tercih ederler(sempozyum esnasında cep telefonları veya tabletler ile ilgilenmek)
*Söyleneni işitmiyor gibi davranmak
*Nesne takıntıları vardır. Objelere gereksiz yere bağlanma… (pipet, araba, cep telefonu, tablet… vs)
*Bazıları çok inatçıdır. ( tüm uyarılara rağmen arkadaki uğultunun bir türlü bitmemesi.)

Öğrencilerin birçoğu o an için tam da otizmin içinde idiler. Bizzat yaşıyorlardı. Otizmli birey tam bu demekti aslında. Otizm ile ilgili semptomların bir kısmını taşıyan birey.

Otistik dediğimizde bir hastalık durumunu düşünüyor ve kişinin diğer tüm özelliklerini gözardı etmiş oluyoruz. Oysa otizmli birey dediğimizde kişinin otizm harici taşıdığı tüm özellikleri de kişiye dahil edip, kişiyi bütün olarak değerlendirmiş oluyoruz. Sen otizmli bireysin, çünkü hayatında, kişiliğinde, becerilerinde, otizmden başka binlerce başka şey de var. Bütününün içinde az bir kısım otizme dair.

Tanı almasak da hepimizde o semptomlardan biraz var sanki, ne dersiniz ?


Otizmle İlgili Görseller






























Otizm Anca Bu Kadar Güzel Anlatılabilir...






Otizmle İlgili Bir Şiir

Bu şiir, 18.09.2010 tarihinde dünden inciler listesinde yer almıştır.



"Minik bir elden yola çıkarken ellerim,
Farklı dünyalarla tanıştı."

..
Bir parmağı vardı sahi, çeşitli renklere değerdi,
Bir nefes yelkenleri suda yüzdürürken,
Bakışları bakışıma değmezdi.
Hep farklı yerlerde yaşadı belki.
Hep benliğim bilmeden gezinip durdu ruhumda.
Belki bir kelimeye hasret bıraktı dilleri.
Öylece masum kaldı yanıbaşımda.


Ben öğretirken çok şeyi,o bana hayatı öğretti.
Ben öğretirken ona çok şeyi,o hep susmayı yeğledi.

Bulutların ardındaki güneşe değmesini söylerdim hep.
Susardı bakışları yerde.
Bakışları binbir türlü renklerde.


Umudu saklamış iken avuçlarında,
Yağmurlarda hep yeşillenmesini diledim.

Anlattım usulca güneşe,
Güneş suspus.
Anlattım usulca aya,yıldıza.
Ay,yıldız suspus.

Anladım ki dostu olmuşlar minik yüreğin.
Bakışları binbirtürlü renkle ışıldarken,
Gökyüzünün güneşi oluvermiş minik elleri.
Geceleri yıldızlara bürünmüş.

Anladım ki o da çok şey öğrenmiş,ben de.
Onu hayata çekerken, gözyaşlarım avuçlarımı ıslatmış.
Tomurcuklanmış umut .
Farklı dünyaların benzersiz ve rengarenk çiçeği.

&..
Ellerim okşarken başını öylece dik dur.
Islak dudaklarından bir öpücük bırak yanaklarıma ki,
Tebessümün tesellim olsun.



__

Otizm farklıdır. Farklı bireylerin dünyasıdır.
Öğrencilerim farklıdır..




Seda Karakaşoğlu


Otistik Çocuklar İçin Çin'de Açılan Bir Okul



16 Mayıs 2014 Cuma

  •   19.06.2010 tarihli Sabah gazetesinden bir haber


Tekirdağ Otistik Çocuklar Merkezi'nde müzik aleti çalmayı öğrenen çocuklar, hayata farklı pencereden bakmaya başladı. Vurmalı çalgı, piyano, gitar ve bateri çalmaya başlayan öğrenciler, bir yıl sonra konser verecek.
Merkez Müdürü Dinçer Dönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, in, 3 yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, etkileşim ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan yaygın bir gelişimsel bozukluk olduğunu söyledi.

Otistik çocukların eğitiminin çok zor olduğunu ifade eden Dönmez, ''Bu çocuklar sadece uygulayarak öğrenebiliyor. Bir şeyi öğrendiklerinde de o işi eksiksiz yapar. Ama eğitimi çok büyük sabır gerektiriyor'' dedi.

Otizmin günümüzde rastlanan en yaygın nörolojik bozuluklardan olduğunu ve her 150 çocuktan birinin otistik olduğunu bildiren Dönmez, şöyle konuştu:


''Yapılması gereken tek şey sabırlı bir eğitim. Ailelerde de çevredeki en büyük sorun bu rahatsızlığı kabullenememek. Otizm olan bir çocuk 3 yaşından itibaren eğitime başlamalı. Merkezimizde 2 öğrenciye bir öğretmen düşmekte. Burada öğrencinin tuvalete gitme, diş fırçalama, el yıkama gibi öz bakımlarının yanı sıra her türlü eğitimi vermeye çalışıyoruz. Okulda bütün eğitimler ücretsiz olarak verilmekte. Servislerle evlerinden alınan çocuklar yine evlerine bırakılmakta. Amacımız Tekirdağ'da örgün eğitim çağındaki otizmli bireylerin tüm eğitim imkanlarından azami yararlanmasını sağlamak, eğitimde fırsat eşitliğini tam olarak sunmak.''

FAZIL SAY ÖRNEĞİ
Psikoloji mezunu olduğundan çocukları çok daha iyi anlayabildiğini belirten Dönmez, okuldaki bütün eğitmenlerin otizm üzerine eğitim aldığını kaydetti.

Yaptıkları araştırmalarda İstanbul'da bir okulda otistik çocukların le eğitildiklerini gördüğünü ifade eden Dönmez, bunun üzerine nisan ayında okulda yardım severlerin katkılarıyla bir müzik odası oluşturduklarını bildirdi.

Burada ilk olarak müzik öğretmeninin çeşitli aletle müzik çaldığını, bir süre sonra otizmli çocukların hangi müzik aletine ilgi duyuyorsa o alete dokunmaya başladığını anlatan Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İlk aşamada müzik öğretmeniyle birlikte ritim tutan öğrencilerimiz şimdi çalınan müziği daha doğru tepkiler vermeye başladı. Şu anda müzik eğitimine 25 çocuk katılıyor. Müzik odasında vurmalı çalgılar, piyano, klasik ve elektronik gitar ile bateri bulunuyor. Özellikle bir çocuğumuz bateride çok iyi. Çalışmalarımıza Güzel Sanatlar Lisesi'nde eğitim gören çocuklar da destek veriyor. Önümüzdeki yıl normal öğrencilerle birlikte bir konser vermeyi planlıyoruz. Ünlü piyanist Fazıl Say da otizmdir. Ama bunu bilmeyenler anlamıyor. Bizim de merkezimizden Fazıl Say'ların yetişebileceğine inanıyorum.''
Müzik eğitiminin faydalarını görmeye başladıklarını bildiren Dönmez, böylece çocukların kaygılardan kurtularak, stres attığını ve çevresine zarar vermediğini belirtti.

KENDİSİNİ OTİSTİK ÇOCUKLARA ADADI
Okul Aile Birliği Başkanı olan Muhterem Yıldız ise oğlunun otizm olduğunu öğrendikten sonra kendini otistik çocukların eğitimine adadı.

Şu anda 10 yaşında olan çocuğu ile birlikte her gün okula gelen Yıldız, burada gönüllü olarak okulun her türlü işiyle ilgileniyor.

''Okuldaki bütün çocuklar benim öz evladım'' diyen Yıldız, onların iyi olması için büyük çaba gösterdiğini belirtti.

Konuşamayan oğlunun kalbiyle iletişim kurduğunu, onun en ufak hareketinden bile ne hissettiğini anladığını söyleyen Yıldız, ''Bazen oğlumla kol kola girip bütün Tekirdağ'ı geziyoruz. Ama insanların bizlere küçümser gözlerle bakmasından, otobüs yolculuklarında problem yaşamaktan bıktık. Halkın bizlere yardımcı olmasını bekliyoruz'' dedi.

Oğlunun bu okula gitmeden önce hiç konuşamadığını, aldığı eğitimle birlikte bazı kelimeleri söylemeye başladığını bildiren Yıldız, şöyle konuştu:

''Oğlum yaşının büyümesine rağmen konuşmuyordu. Sonra doktora götürdük. Kulak ve boğazında problem olduğunu söylediler. Oğlumun ameliyat geçirmesinden bir süre sonra otizm nedeniyle konuşmadığını öğrendik. Sonra oğlumu bu okula getirmeye başladım. İlk yıllar benim yanımdan hiç ayrılmıyordu. 4 sene sonra ben olmadan öğretmenleriyle sınıfta kalmayı öğrendi. Şimdi bazı kelimeleri de söylüyor. Oğlumun ağızından bir kaç kelime de olsa duyabilmek beni çok fazla mutlu ediyor. Ben kendimi otistik çocukların eğitimine adadım. Bütün zamanı okulda geçiyorum. Burada eğitim gören bütün çocuklar benim evladım. Hiç birini ayırmıyorum.''
               Otizm üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB)  ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB’nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan  mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. Yakın dönem araştırmaları otizmin prevelansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. Otizm vakalarının sayısı 1980’lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.
                Otizm beynin birçok kısmını etkiler ama bu etkinin nasıl geliştiği çok iyi anlaşılamamıştır. Ebeveynler genellikle çocuklarının yaşamının ilk iki yılında belirtileri fark eder. Erken davranışsal ya da kavrayışsal müdahaleler çocukların kendine bakabilme yetisi ile sosyal ve iletişimsel yetiler kazanmasına yardımcı olabilir. Otizmin çaresi yoktur. Otistik çocukların çok azı erişkin olduktan sonra bağımsız yaşamakta, bunlardan bir kısmı bunda başarılı olabilmektedir.
                Otizmi olan kişilerin sosyal bozuklukları vardır ve sıklıkla, çoğu insanın farkına varmadan sahip olduğu, diğer kişiler hakkındaki sezgilere sahip değildirler.Sosyal bozukluklar çocukluğun erken dönemlerinde belirginleşir ve erişkinliğe doğru devam eder. Otistik bebekler sosyal uyaranlara daha az dikkat eder, başkalarına çok daha az bakar ve gülümser ve kendi adlarına çok az tepki verir. Otistik çocukların daha çarpıcı normal dışı sosyal davranışları da vardır; örneğin çok az göz teması kurar, ileriyi düşünen tavırlar gösterir ve başka bir kişinin eli ile oynayarak iletişim kurmaya çalışırlar. Üç ile beş yaş arasındaki otistik çocuklar başkalarına aniden yaklaşmak, duygulara karşılık vermek ve taklit etmek, konuşmadan iletişim kurmak ya da sıra ile bir şeyler yapmak gibi sosyal kavrayışları daha az sergilerler. Ancak, kendilerine bakan kişi ile bağ kurarlar. Normalden biraz daha az güvenli bağlılık gösterirler ama bu özellik zekâ gelişimi daha fazla olan ya da daha az şiddetli OSB’si olan çocuklarda görülmez. OSB’si olan daha büyük çocuklar ve erişkinler yüz ifadesi ve duygu tanıma testlerinde daha kötü sonuçlar alır. 




                                                                      


















Bu blog, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü öğrencilerinin otizm konusunda yararlanabilmesi için oluşturulmuştur. Bu amaç doğrultusunda yayınlar yapılacaktır.